3 ZINDIK İLE İMTİHAN

Herkesin imtihanı farklı!

Her milletin imtihanı farklı!

Her ümmetin imtihanı farklı!

Bizim milletimizin imtihanı da hep içimizdeki hainlerle olmuştur.

Tarihte Müslüman Türk milletini yıkan tek şey; içteki ihanetlerdir!

Son 10 yılda zirveye çıkan iki ihanet:

1. Kürt ihaneti

2. Zındık ihaneti

Kürt ihaneti -şükür- artık düşüşe geçti.

Bundan sonra umarız sürekli düşüş seyri devam eder.

Ta ki tarih çöplüğünde yerini alana dek.

Bizim asıl önemsediğimiz zındık ihaneti.

Çünkü din adına yapılan ihanetlerin tahribatı çok yüksek ve kalıcı oluyor.

Firavun’un iman ettiği Kur’an ile sabit!

قَالَ آمَنتُ أَنَّهُ لا إِلِهَ إِلاَّ الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَاْ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

(Firavun:) «Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de iman ettim. Ben de müslümanlardanım!» dedi. Yunus 90

Şimdi söyleyin bakalım; Firavun Müslüman mı değil mi?!

Adam resmen “Müslümanım!” diyor.

Ve bu sözünü de Allah bizzat Kur’an’da tescillemiş.

Yine de “kafir” olduğu aynı Kur’an ile tescillenmiş.

Demek ki Müslümanım demek gerçekten Müslüman olmak için yetmiyor.

Müslüman kalmak için de yetmiyor.

Müslüman olmak aslında çok kolay!

Müslümanlıktan çıkmak ondan da kolay!

Müslüman olmak için kalben Allah’a iman etmek yeterli.

En alt seviyesi bu!

Ancak bu seviye, hiç bir şekilde kendisine davetin ulaşmadığı kimseler için geçerli.

Bunlar için kadere iman şart değil.

Peygamberlere, kitaplara, meleklere vs iman şart değil.

İslam davetinin ulaştığı kimseler ise, ancak şehadet getirerek Müslüman olabilirler.

Başlangıçta “eşhedü enlâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne Muhammed abdühü ve rasülüh” demeleri yeterli.

Yani Peygambere a.s. iman etmeden asla Müslüman olamaz!

Daha sonra en kısa zamanda Âmentü esaslarını, yani imanın 6 şartını öğrenmesi şart!

Her ne kadar Müslüman bir toplum içinde yaşamayanların bazı cehaletleri kısmen veya tamamen mazeret (mazur) sayılsa da, Türkiye gibi ülkelerde yaşayanların bu özrü de makbul değildir.

Halkı Müslüman bir ülkede Müslüman olarak doğup büyümüş olanların ise, sadece Âmentü esasları değil, Kur’an ve Mütevatir Sünnetin apaçık bildiği hakikatleri bilmesi ve bunlara iman etmesi şart. Bu iman da bozuk olmamalı. Mesela şefaat inancı olmalı ama benim şeyhim tüm müritlerine şefaat edecek ve hepsi sorgusuz sualsiz cennete girecek inancı olmamalı. Kabir azabı haktır ama yanmaz kefene inanmak ve onun ticareti yapmak da imanı bozacak şeylerdendir.

Bir insanı -Müslümanken- kafir (mürted) yapan meseleler 4 çeşittir:

1. Üzerinde icma olanlar

Bunun en başında Âmentü esasları gelmektetir.

Bazıları Âmentü ne Kur’an’da ne de hadislerde var diyor.

Âmentü hem Kur’an’da hem de mütevatir sünnette mevcuttur.

Mesela Cibril hadisi buna en güzel örnektir.

İman esasları 6 iken, “hayır, beştir, kadere iman yoktur, onu Emeviler (aslında Ehl-i Sünnet demek istiyor) uydurmuştur” diyen bir mürtedi bile savunmaya kalkan zavallılar, bir de kalkıp bizi Allah(!) için uyarmıyorlar mı, insanın sabır sınırlarını zorluyor gerçekten.

Bu tipleri sormak istiyorum; imanın diğer şartlarını inkar da böyle midir? Yani Müslüman olmaktan çıkarmaz mı?

Mesela meleklere inanmayan birisi dinden çıkmaz mı? Melekleri insanın iyilik duyguları ve yanı diye tanımlayan ne olacak? Şeytanı da insanın kötü yanı ve kötü duyguları diye tanımlayanı ne yapalım?

Peygamberleri inkar eden? Ya da onları büyük liderler ve filozoflar olarak görenler…

“Bir insan bir kez iman etti mi artık kafir olamaz” kuralını neye göre koyuyorsunuz?!

Nasıl ki tekfirciliği temsil eden Haricilik sapık bir fırka ise, kişiyi İslam’dan çıkarmayan İrcâ inancı da Mürcie sapık fırkasını temsil etmektedir. Hârici olmayalım derken Mürcie olmak daha az tehlikeli değil!

Özetle: Âmentü esaslarından birisini açıktan inkar eden birisi icma ile kafirdir. Bu tip mürtedler ismen zikredilmeli, mümkün olduğunca bunlara mani olunmalı ve milletin şerrinden sakındırılması için azami gayret gösterilmelidir. Bu kişilerin teşhir edilmesi de farzdır. Savunulması da avukatını dinden çıkarır. Maazallah!

2. Üzerinde ittifak edilenler

Âmentü esasları, üzerinde icma edilen esaslar olduğu gibi, Ehl-i Sünnet inancını temsil eden maddeler de, tüm alimlerin üzerinde ittifak ettiği hususlardır.

Mesela Ehl-i Sünnet inancında saliha rüya ve keramet haktır. Ama kalkıp da rüyasında Allah’ı gördüğünü ve kendisine “ete kemiğe bürünüp Mahmud diye göründüğünü” iddia etmek küfürdür.

Mahmud Efendi’nin Azrail canını almaya geldiğinde onu azarlayıp kovduğunu söylemek küfürdür.

Yanmaz kefen palavrası bile din üzerinden rant oluşturmak ihanettir.

Hz. İsa’nın nüzûlü Ehl-i Sünnet inancındandır. İnkarı küfürdür.

Hz. Peygamberi a.s. Allah ile eşleştirmek şirktir.

Ancak bu tür küfürler, önce dikkatle dinlenmeli, gerekirse sorgulanmalıdır. Yine de bu tür küfürlerinde ısrar eden zevat hakkında avam sadece sapık ve zındık diyebilir. Akıbetleri ve son hükümleri her zaman rabbani alimler tarafından verilmelidir. Alimlerin çoğunluğu veya tamamı “kafir” olduğuna hükmederse, o zaman o kişi gerçek bir mürted olur.

3. İhtilaf edilenler

Bir de ihtilaf edilen meseleler vardır. Bu meseleler daha çok Maturidi, Eş’ari ve Selefiler arasında vukû bulan meselelerdir. Bu konularda kesinlikle tekfir caiz değildir; ne alimlere ne de cahillere!

Örneğin imanın artması ve eksilmesi.

Örneğin taammüden namaz kılmayanın kafir olup olmayacağı.

Örneğin Allah’ın gökte olması.

4. Dinden çıkarmayanlar

Bir de dinden çıkarmadığı gibi, aksine kişinin imanına delil olan meseleler vardır.

Bunlarla birilerini tekfir etmek, tekfir edeni kafir yapabilir, maazallah!

Mesela oy vermeyi şirk görmek.

Halbuki bugün AKP hükümetini desteklemek, kişinin müşrik olmasını değil, hakiki Mü’min olmasını gerektirir.

Paralel ve Mustafa İslamoğlu tipi mürtedlerle mücadele, bugünün bu millet ve ülke içindeki cihadıdır.

Bugün İbni Übey’in yerine Fetullah Gülen geçmiştir ve nifak hareketinin modern temsilcisidir.

Bahaullah’ın yerine Mustafa İslamoğlu geçmiştir ve ihanet hareketinin temsilcisidir.

Hasan Sabbah’ın yerine Cübbeli geçmiştir ve batıniliğin temsilcisidir.

PÜF NOKTA

Bu tür sapıkları tanımanın bir kaç püf noktası vardır:

Hepsi de lüks düşkünüdür.

Hepsi de kibirlidir.

Hepsi de cahildir (Fetullah Gülen bu konuda kısmen müstesnadır, en hainleri o olsa da, en bilginleri de odur)

Hepsi de dış bağlantılıdır (Fetullah ABD, Mustafa İslamoğlu İran ve Şiiler, Cübbeli yerli ve yabancı Yahudiler)

Hepsi de kendi kitaplarının reklamlarını bol bol yaparlar.

Hepsinin de İslam düşmanları ile arası iyidir, Müslümanlarla arası kötüdür.

Bunların istisnası da yoktur.

Siz bunlara İhsan Eliaçık, kedicikler sahibi popçu Adnan Oktar, ölen Ömer Öngüt, ölen Kıbrısi gibileri de ilave edebilirsiniz.

SON NOKTA

Dün hocam arayıp bunlarla uğraşmamı tavsiye etti.

Ben de kabul ettim.

Bunun anlamı; yazdıklarımdan geri adım attım değil, cevap hakkımın mahfuz kalmadığı da değil.

Hocamın, bu sapık ve hainlerin bana zarar vereceğinden endişe ettiği için böyle bir nasihatte bulunduğunu düşünüyorum.

Hocalarımın değerleri benim yanımda sonsuzdur.

Tavsiyeleri emirdir!